7 Haziran 2008 Cumartesi

Doğmamış Çocuğa Mektup

"...Şimdi, yüzümü, saçlarımı, düşüncelerimi sırılsıklam eden bir korkunun içinde kilitliyim. Bu korkunun içinde ne yapacağımı bilemiyorum. Anlamaya çalış: Başkalarından korkmak değil bu... Başkalarına hiç aldırmıyorum. Tanrı korkusu değil. Tanrıya inanmıyorum. Acı korkusu değil. Acıdan korkum yok. Senden korkuyorum, seni hiçyokluktan zorla çekip alan, gövdeme ekleyen rastlantıdan. Seni çok beklediysem de karşılamaya asla hazır olmadım. Ama kendi kendime hep o kötü soruyu sordum: Ya doğmak hoşuna gitmezse? Ya günün birinde haykırıp suçlarsan beni: "Sana kim dedi beni dünyaya getir diye? Neden dünyaya getirdin beni, neden?"
Yaşam öylesine güç bir çaba ki, çocuk. Her gün yeni baştan başlayan bir savaş; mutluluk anları ise acımasız bir bedelle ödenen kısacık ayraçlar..."

...
"Nasıl söküp atabilirim seni?
Yanlışlıkla ya da bir rastlantı sonucu olduysan oldun, bana ne?
Üstünde yaşadığımız dünya da bir rastlantı, belki de bir yanlışlık sonucu oluşmadı mı?"
...
"Ve bu sonuçların arasında bir hücre tomurcuklanmış, o da bir rastlantı ya da bir yanlışlık sonucu ve bu tomurcuk anında milyonlarca, milyarlarca çoğalmış...
Ve çoğalmaya devam etmiş, ağaçlar, balıklar, insanlar oluşana dek...
O hücre yaşamayı ister miydi, istemez miydi diye soran olmuş mu dersin?
Onun açlığını, üşümesini, mutsuzluğunu düşünen olmuş mu dersin?
Hiç sanmıyorum.
Öyle birisi vardıysa bile zamanın ve boşluğun ötesinde başlangıcın başlangıcı diyebileceğimiz bir Tanrı belki, rahatlık rahatsızlık üstüne kafa yormamıştır."
...
"Kadın mı erkek mi olacaksın acaba.Kadın olursan o yumuşak, biçimli gövdenin içinde bir yerde sesini duyurmaya uğraşan bir zekan olduğunu göstermeye çalışacaksın. Yenilgiye uğrasanda cesaretini yitirmemelisin. Savaşmak kazanmaktan çok daha iyi, yolculuk yapmak varmaktan çok daha güzel; bir kez kazandın mı, ya da gideceğin yere vardınmı engin bir boşluktan başka bir şey duymazsın. Erkek doğarsan da aynı ölçüde sevinirim. Çünkü o zaman bir sürü aşağılamadan, ezilmekten, kullanılmaktan kurtulmuş olursun. İlk bakışta kendini kabul ettirmek için güzel bir yüze, zekanı saklamak için biçimli bir gövdeye gereksinme duymayacaksın.Gene de haksızlığın başka türleriyle karşılaşacaksın. Yaşam bir erkek için bile kolay değil."
...
Erkeklerin yaşamı açıklamak için uydurdukları efsanelerde ilk yaratık bir kadın değil: Adem adında bir erkek.
Havva sonradan geliyor, ona zevk vermek ve başına işler açmak için.
Kiliseleri süsleyen resimlerde Tanrı ak sakallı, yaşlı bir adam olarak gösteriliyor, hiç bir zaman ak saçlı bir kadın olarak değil. “
....

Kadın doğarsan yapacak o kadar çok şeyin olacak ki. Bir kere Tanrı varsa eğer ak saçlı bir kadın ya da güzel bir genç kız olabileceği düşüncesini savunmaya çalışacaksın sürekli.
Sonra, Havva ağaçtan elmayı kopardığı gün cennete giren şeyin günah değil de, o eşsiz erdem, itaatsizlik olduğunu anlatmaya
çalışacaksın herkese. “
....

"... Benim için her seyden nemlisi senin bir" kisi "olman."Kisi", harika bir sözcük; çünkü kadin erkek ayrimi yapmiyor...Yüregin, beynin cinsiyeti yok.Davranislarin da yok. Hiç unutma bunu. Ve sen, yüregi ve beyni olan bir kisi olarak yetisirsen, su yada bu biçimde - erkek yada disi olarak-davranman konusunda sana israr edecekler arasinda ben olmayacagim. Ben yalnizca, dogmus olmak mucizesinden sonuna dek yararlanmani, hiç bir zaman korkakliga boyun egmemeni isteyecegim senden. Her an pusuda bekleyen bir hayvandir korkaklik.hepimize bir gün saldirir; kendisini paramparça etmesine izin vermeyen insanlarin sayisi ise çok azdir.Temkinlilik adina,kolaylik, çabukluk adina,kimi zaman bilgelik adina parçalanirlar. Bir tehlikenin tehdidi altinda korkak olan insanlar, tehlike ortadan kalkinca atak olurlar birden. Sen hiç bir zaman tehlikeden kaçinmamalisin, korku seni çekerken bile. Dünyaya gelmek baslibasina bir tehlike zaten. Ilerde, dogmus olmaktan dolayi yerinme tehlikesi."


...............

Ama gene de, en mutsuz anlarımda bile, doğmasaydım üzülürdüm gibi geliyor, çünkü hiçyokluktan daha kötü bir şey yok. “
...

"Sana bir besik satin aldim. Sonra aklima geldi, kimilerine göre çocuk dogmadan besik satin almak, tipki yatagin üstüne çiçek koymak gibi, ugursuzluk getirir. Ama artik bos insanlara aldirmiyorum.Kizilderililerin kullandigi türden bir besik aldim, gerektiginde sirtta tasinabiliyor.Peter Pan gibi alli yesilli, sarili bir sey. Seni sirtladigim gibi her yere götürecegim, herkes bakip bakip gülümseyecek, "su iki çocuga bakin" diyecekler..."

........



"Günün birinde haykırırsan bana, "Neden beni dünyaya getirdin neden?" diye, yanıtım hazır:
"Benden önce milyonlar ve milyonlarca yıl boyunca ağaçların yaptığı, hala da yapmakta oldukların yaptım, doğru bir iş yapıyorum sandım..."


Oriana Fallaci

*Doğmamış Çocuğa Mektup

Hiç yorum yok: