4 Eylül 2013 Çarşamba

Bir Yorgunluk Mektubu

       Bugün güneş doğarken, sana kuşların sesini dinlettiğim günü hatırladım, o zaman farkettim ki; burada daha çok kuş varmış. Hem daha çok ses, hem daha çok renk. Oradaki üç beş güvercin dikkatimi çekerken, bu ormandaki kuş cıvıltısının dikkatimi uzun zaman çekmemesi tam olarak ne anlama gelmeli bilmiyorum. Ama pek iyi bir şey değil sanırım. 
        
       Sonra yeni doğan güneşe baktım, elime fotoğraf makinemi alıp o serin havada yürümek istedim.. Ama yapmadım. Sonra bari bir kahve yapıp pencerenin başına oturayım, bir yandan müzik dinler bir yandan kitap okurum dedim, onu da yapmadım. Öyle oturdum. Camdan dışarıyı izledim, eski mektupları karıştırdım, tırnaklarımı yedim. Gün boyu uyudum sonra...

         Ama yorgunum adam, sebebini bilmiyorum, bana ne iyi gelecek bilmiyorum, ama yorgunum işte...  Böyle yattığın yerden komidindeki suya ulaşmaya çalışıyormuşsun da, bir türlü beceremiyormuşsun, sonra da tekrar dönüp uykuna devam ediyormuşsun gibi.

Hani... Öyle işte...

Hiç yorum yok: